İnsan Suresi
29- 30
ان هذه تذكرة فمن شاء اتخذ الى ربه سبيلا
و ما تشاؤون الا ان يشاء الله ان الله عليما
حكيم
Yukarda
ki ayetler, meallerde genellikle : “Bu
bir hatırlatmadır, dileyen Rabbine giden bir yol tutsun. Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.
Allah Âlimdir, Hakimdir.” şeklinde çevrilmekte.
İkinci Ayetin bu çevirisi ontolojik anlamıyla bir problem
oluşturmayabilir.
Ancak insanın imtihan güvenliği ve irade özgürlüğü bağlamında ciddi
müşkilat çıkardığı görülüyor. Tüm insanlar Allah dilediği için mi böyle
dilemektedir? Allah dilemezse insan dileyemez mi? Bu durumda imtihanın bir anlamı kalıyor mu?
Ayetin mümkün çevirisi sadece yukarda ki çeviri midir? Başka çeviri
mümkün değil mi?
Aslında i’rab ve belağat ilimleri ışığında ve diğer ayetlerin işareti
ile Ayeti doğru anlamına daha yakın çevirmek mümkün.
Önce Ayeti belağat yönünden ele alalım.
Ayetin istisna yapısı, normal istisna yapısı
değil. Normal istisna üslubundan çıkmış bir üslup. Belagat âlimleri nazarında bu
üslub hasr için kurulur ve hasr ifade eder.
Yasin Suresi 15 ve 17. ayetlerinde olduğu gibi. “ ما انتم الا بشر مثلنا” ” Sizler de sadece bizim gibi insanlarsınız.” Ve “ و ما علينا الا البلاغ المبين ” “Bize düşen sadece apaçık beyandır.”
Bu ayet-i kerimeleri hasr üslubundan çıkararak direk, düz cümle yapısı
ile ifade etmek istersek, şu şekilde ifade edebiliriz. انتم بشر مثلنا . . علينا البلاغ المبين
Birinci cümlenin anlamı: Sizler bizim gibi insansınız; ikinci cümlenin
anlamı: Bize düşen apaçık beyandır, olur.
Bir düşünceyi, duyguyu, hükmü hasr üslubu ile ifade etmenin farklı edebi
gayeleri olabilir. Kur’an-ı Kerimde de bu üslup çokça kullanılmıştır.
İlk ayette müşrikler, muhataplarının
insanlıklarını ön plana çıkararak, insan olduklarını vurgulamak istemiş, ikinci
ayette ise muhataplar müşriklere, görevlerinin sadece mesajı ulaştırmak olduğunu
vurgulamak istemiştir.
Ayeti i’rab yapısı yönüyle inceleyelim.
ان يشاء الله müeevvel masdarı, masdara çevrildiğinde مشيئة الله olur. Bu
tamlamayı Türkçeye Allah’ın istemesi, Allah’ın dilemesi, Allah’ın arzulaması
vb. ifadelerle çevirmek mümkün olabilir. Yine bu ifadeyi cümle içinde , yukarda ki istisna formunu dikkate alarak الَا dan sonraki bölümü, meful olarak çevirmek mümkün
olabilir.
Ayeti açıklamalar ışığında iki şekilde çevirmek mümkün olur. Birinci
çeviri : ” Sizler sadece Allah’ın dilemesini dileyebilirsiniz.” İkinci çeviri : “ Allah’ın istemesini istemek
dışında bir şey isteyemezsiniz.”
Aynı şekilde Ayeti sağlamasını yapmak gayesi ile hasr üslubundan
çıkararak direk ifade edersek, şu cümleyi elde ederiz. تشاؤون مشيئة الله Allah’ın dilemesini
dilersiniz.
Bu mümkün
çeviri Arap Dili kurallarına daha uygun olduğu gibi Kur’an- ı Kerimin ruhuna,
mantığına da uygundur.
Gafir Suresinin 60. Ayetinde Rabbimiz “ bana dua edin sizin için kabul
edeyim.” buyurmuştur. Duanın mantığı Allah’ın istemesini sağlamaktır. Allah
isterse duamıza icabet eder ve duamız gerçekleşir.
Rahman Suresinin 29. Ayetinde :” yerde ve gökte olan herkes ondan ister.
O her an bir iştedir.” buyrulur. Ayeti gökteki ve yerdeki herkes, her an ondan ister
ve O, onların isteklerine her an cevap verir şeklinde anlamak mümkün.
Bizim gücümüz istemekle sınırlıdır. Allah’ın istemesini istemek…
Ayeti bir önceki ayet ile irtibatlandırıp bu bağlam içinde
değerlendirirsek mümkün çeviri şöyle olabilir :” Bu bir hatırlatmadır. Dileyen Rabbine giden
bir yol edinebilir. Ancak siz sadece Allah’ın sizi o yola iletmek istemesini
isteyebilirsiniz.”
Bu çeviri, hem belağat’ın hedeflerine, hem İ’rabın kurallarına hem de
Kur’an-ı Kerim bütünlüğüne daha uygun bir çeviri. İnsanın imtihan özgürlüğünü
ve cezai sorumluluğunu ilga etmeyen bir çeviri de aynı zamanda.
Ayeti “ Allah dilemedikçe
dileyemezsiniz.” şeklinde çevirinin mümkün olması için, Arapça ifadenin şart
cümlesi yapısında olması gerekir. Şart edatının, şart ve ceza fiilinin olduğu
bir cümle...
الله اعلم بمراده
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder